4 Mart 2017 Cumartesi

"Sen anlat İstanbul, biz gezelim" dedik..

Başta kendim olmak üzere, İstanbul'da yaşayan hemen hemen herkesi eleştirmişimdir. Yurt dışına seyahat ettiğimizde bırakın nereleri gezmemiz gerektiğini, neleri yememiz - içmemiz konusunda bile planlar yaparız ancak söz konusu yaşadığımız şehir olunca yüzüne bile bakmayız. Her gün gördüğümüz camilerin, kiliselerin, su kemerlerinin hikayelerini bilmeyiz mesela.. Hafta sonu arkadaşlarla buluşup Sultanahmet'i gezelim desek, öyle bir camiye girer çıkarız. Sonrasında sırayla Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı diye devam ederiz. Peki ya binlerce yıl tüm dünyaya başkentlik yapmış olan İstanbul'un hikayelerini hangimiz biliriz? Hangimiz yerin altındaki İstanbul'u biliriz mesela.. 

31 Aralık 2016 Cumartesi

Mutlu yıllar!

Yıl olmuş 2017, hala "Müslüman yılbaşı kutlamaz" diye ortalıkta dolaşan cübbeli - sarıklı tipler var. Tecavüz edilen veya öldürülen kadınlara - çocuklara ses çıkartmayan tiplerin en büyük derdi yılbaşı kutlamaları. Arkadaşım yılbaşı nedir? Dini bayram mıdır?

Sorsan, hepsi din alimi. Ahkam kesiyorlar. Ancak öylesine cahil ve bilgisizler ki, noel ile yılbaşı arasındaki farktan haberleri dahi yok. İşin rezil tarafı, sağda solda pankart asıyor veya sokakta bildiri dağıtıyorlar. Ancak konu hakkında zerre bilgileri ve fikirleri yok. Din alimliği yapan sözde Müslümanların bilmediği şey, Hristiyanların bayramı olan Noel'in gerçek tarihi: 24 Aralık. Yılbaşı ile alakası yok.

Yılbaşı -31 Aralık- yüzyıllardır insanoğlunun kullandığı miladi takvimde yeni yılın başlangıcıdır. Miladi takvim yeryüzünde 1582 yılından beri kullanılıyor ve en hassas, en güvenilir takvimdir. Senede hata payı 10.8 saniyedir. Türkiye'nin miladi takvime geçişi 1926.  Hayatını tamamen miladi takvime göre yaşayanların (maaş, kira, düğün-dernek, tatil, bayram vb..) işine gelince hicri takvime dönmesi de muazzam. Tatlı su Müslümanları sizi.. 

Hoş, şaşırmamak lazım. Her yıl Ramazan ayı başladığında "sakız çiğnemek - diş fırçalamak - aşı olmak orucu bozar mı?" diye ısrarla aynı soruları soran milletiz. İnandığınızı iddia ettiğiniz din veya ümmeti olduğunuz peygamberin ısrarla belirttiği tek şey var; Hoşgörü, sevgi, saygı. Nefret veya düşmanlık, insanları ayrıştırmak yok. Bilesiniz.. 

Savaşların olmadığı, kadınların-çocukların tecavüze uğramadığı, düşmanlıkların son bulduğu bir yıl olması temennisiyle. Mutlu yıllar!

17 Aralık 2016 Cumartesi

Kınamayın, lanetlemeyin.. Çözüm bulun!

Geçen hafta İstanbul, bu hafta Kayseri. Türkiye'de artık her hafta bir yer patlıyor, birileri ölüyor. Açıklamalar hep aynı. Mesajlar aynı. Geçen hafta polisler, bu hafta askerler. Terörü lanetliyorsun, kaçamayacaklar vs diyorsun ancak ertesi hafta hop, ülkenin başka bir noktasında aynı şekilde gerçekleşen bir başka patlama. 2016 yılında 30'a yakın patlama olmuşken, Türkiye'de istihbaratı sağlayacak servisten bir kişi bile istifa etmedi. Bu nasıl iş? 

1 haftada +60 şehidimiz var. Lanetlemeyin, kınamayın şu saldırıları artık.. Cevap verin. Bir daha yaşanmasının önüne geçin. Engelleyin. Şehitler üzerinden siyaset yapmak huyum değildir ancak, bir ülke hep aynı acıları yaşayıp - aynı konuşmalar yapılıyorsa bırakalım bu işi. Yapmamız gereken daha başka şeyler var, daha kalıcı çözümler olması gerekiyor. Babasını kaybetmiş bir çocuğa veya evladını kaybetmiş gözü yaşlı anaya anlatın bakalım.. Davanızı, hakkınızı, istihbaratınızı, başkanlığınızı.

İntikamın sahibi olan ya Kahhar, ya Cebbar. Sana düşman olanlar senin aslanlarına alçakça saldırıyorlar. Aslanlarına intikamı nasib eyle.

13 Aralık 2016 Salı

Düşünce özgürlüğü mü, terör örgütü propagandası mı?

10 Aralık 2016, Cumartesi günü benim güzel ülkemin en güzel şehri olan İstanbul'un göbeği Beşiktaş'ta gerçekleşen kahpe saldırı sonrasında 44 vatandaşımız hayatını kaybetti. Nedendir bilinmez, biz artık ölüleri de "Polis, doktor, savcı, hakim, sivil" diye ayırmaya başladık. Ardında kalan tüm hikayeleri göz ardı ederek.. Oysa hepsinin farklı bir hikayesi vardı. Patlama olmasaydı eğer ertesi gün sevdiği kızı babasından isteyecek olan da vardı, eve döndüğünde 4 aylık hamile eşiyle çocuğunun hayallerini kuracak olan da.. Mesela, bu hayatta en çok Beşiktaş'ı seven Tunç vardı. Galibiyetten sonra "Gurur lan burası Beşiktaş!" diye bağıra bağıra marş söyleyerek evine gidecek olan. Arkadaşlarıyla şehir dışından İstanbul'u gezmeye gelen Berkay vardı sonra, doktor olma hayaliyle yaşayan. Kader miydi onları bizden ayıran, yoksa lanetler okuyarak cesedine tüküreceğimiz kahpeler miydi? Bilemedim.

3 Aralık 2016 Cumartesi

İtalya'da oturma izni: Permesso di soggiorno!

Avrupa'da yaşamak, çalışmak veya okumak hemen hemen herkese cazip gelen noktalardan birisi ancak bu iş o kadar kolay değil. Avrupa Birliği'ne üye olmayan ve hatta son günlerde ilişkilerin dondurulmasına yönelik tavsiye kararının çıktığı günlerde bu konu sıkça tartışılan, internette aranılan konuların başında geliyor. İşbu kapsamda, Avrupa'da bize en yakın kültür ve ülke her ne kadar Yunanistan olsa da, iş bulma ve ekonomik faktörler nedeniyle pek mantıklı bir tercih olmayacaktır. Akdeniz'in en güzel ülkelerinden İtalya, bu konuda biraz daha esnek. Çizme topraklarında "Permesso di soggiorno" adıyla bilinen oturma izni belgesi hakkında bilinmesi gerekenler aşağıdaki gibi..